0

BEĞENDİM

0

Serginin açış konuşmaları deprem bölgesine giden SDÜ gönüllü ekibi tarafından yapıldı. Ekipte yer alan Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm sekreteri Aylin İnce, asrın felaketi olarak nitelendirilen depremin yıl dönümünde hayatını kaybeden vatandaşları rahmetle andığını söyledi. İnce şöyle konuştu: “Deprem bölgesindeki yardım çalışmalarında yer almaktan, insanların hayatlarına dokunmaktan, yaralarını sarmaktan onur duydum. Ekip olarak neyle karşılaşacağımızı bilmiyorduk. SDÜ olarak Samandağ Devlet Hastanesinin çevresinde, çevre ilçelerde, köylerde hizmet verdik. Orada çok güzel işler yaptık. Bugün, yaşadığımız bu afetin yıl dönümünde, bölgede birlikte çalıştığım kişilerden çok güzel mesajlar alıyorum.” dedi.

“YARALARIMIZI BERABERCE SARMAYA ÇALIŞTIK”

SDÜ gönüllü ekibinde yer alan Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Merkez Mutfağı Aşçıbaşı Alim Çimenkaya ise yaşadıklarını şu şekilde ifade etti: “Yaşadıklarımız adeta bir film şeridi gibi gözümüzün önünden geçiyor. Bugün duygularımı anlatmakta çok zorluk çekiyorum. 18 saat süren bir yolculuk sonucu afet bölgesine ulaştık. SDÜ olarak bölgedeki insanlara beslenme, sağlık alanında destek olduk. Ben ve arkadaşlarım insanlara yemek hizmeti sunmaya başladık. İnsanların yaşamını sürdürmesine destek olmayı, onlara bir kâse sıcak çorba sunmayı istedik. Tüm ilçe ve köylere ulaşmaya, birlik ve beraberlik içerisinde yaralarımızı sarmaya çalıştık.”

“HERKES BİRBİRİNE YARDIM ETME ÇABASI İÇERİSİNDEYDİ”

Üniversitemiz Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yeliz Kart da depremin yaşandığı günün ertesinde bölgeye gitmek için harekete geçtiklerini vurgulayarak şunları kaydetti: “Üniversitemiz organizasyonu ile ilk ekip olarak yola çıktık. Kahramanmaraş’ta hastanede görev aldık. İnsanlar o kadar büyük bir şok içerisindeydiler ki ne yapacaklarının farkında değillerdi. Büyük bir yoğunluk söz konusuydu, çok zor bir süreçti. Dayanışma içerisinde herkes birbirine yardım etme çabası içerisindeydi. Bölgeden ayrılırken de zor koşullarda hayata tutunmaya çalışan insanların ne yapacağı düşüncesindeydik. Tüm insanlık için bir daha böylesine büyük bir felaketin yaşanmamasını diliyorum.”

“ÇOCUKLUĞUMUN GEÇTİĞİ YERLERİN YERİNDE OLMADIĞINI GÖRDÜM”

Kendisinin de Hataylı olduğunu ve birçok yakınını depremde kaybettiğini belirterek sözlerine başlayan Üniversitemiz Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdülkadir Yıldız ise deprem sabahı yakınlarına ulaşmaya çalıştığını ancak birçoğuna ulaşamadığını söyledi. Yaşadığı şoku atlattıktan sonra hemen deprem bölgesine gitmek için harekete geçtiğini dile getiren Doç. Dr. Yıldız, “Adli tıp uzmanı olarak bölgede nerede bize ihtiyaç olduğunu öğrendik ve üniversitemizin de desteği ile o bölgeye ulaştık. Çocukluğumun geçtiği yerlerin yerinde olmadığını gördüm. Bizi Antakya’da Narlıca denilen bir bölgeye yönlendirdiler. Depremde hayatını kaybeden binlerce vatandaşın cenazesi buradaydı. Sağlık hizmetlerinin yanında insanların cesetlerinin kimliklendirilmesi de çok önemliydi. Orada kimliklendirme çalışmalarını yürüttük. Depreme ne kadar hazırlıksız olduğumuzu deneyimledim. Allah, bir daha böyle bir felaketi yaşatmasın.” dedi.

“ELBİRLİĞİ İLE YARALARIMIZI SARMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Dünyadaki en büyük felaketlerden birinin yaşandığını belirten Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Alim Koşar, depremde 38 bin binanın yıkıldığını ve 14 milyon insanın bu felaketten etkilendiğini söyledi. Prof. Dr. Alim Koşar şöyle konuştu: “Devlet ve millet dayanışmamız inanılmazdı. Türkiye bu dayanışma konusunda büyük bir özveri gösterdi. Biz üniversite olarak 39 ekibimizi bölgeye görevlendirdik. 19 yardımcı sağlık personeli de ekipte yer aldı. Bu arkadaşlarımın her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Çok büyük bir görev icra ettiler. Elbirliği ile yaralarımızı sarmaya devam edeceğiz”